29 Mayıs 2010 Cumartesi

04 MAYIS 2010 17:24

Hava hala sabah saatlerinden kalma. Güneş en yakıcı… Restaurantın birinde oturuyorum tek başıma. Burası kocaman ve sarı. Masalar ve duvarlar gayet hoş görünüyor. Sarı olan kapalı güneşliklerden içeri yansıyan ışık. Tek tük insan var. Şu yemekleri kendinizin seçip, dilediğinizce koyduğunuz kocaman açık büfeleri olan yerlerden. Kasadaki kadın gayet hoş ve alımlıydı. Kızıl saçları, mavi gözleri, güzel bir burnu vardı. Hatta bana bu kağıt ve kalemi o verdi. Gidip ona yazı yazacağımdan falan da bahsetmedim hem. Birde uzun boylu, genişce omuzlu garson çocuk var. omuzları öyle geniş ki gömleğinin kolları kısa kalıyor. Nazikde biri. Biraz önce peçeteliğimi değiştirdi. Yüzünde, şu her garsonda olan sahte tebessümde yoktu. tavanda çok fazla spot ışık var. akşamları burası baya renkli oluyordur.

Aslında şuan havuzda olmam gerek. Haftada en az üç gün yüzmem gerekiyor. Yani burada aylak aylak oturup, garsonun omuzlarını, kasiyer kadının burnunu, karşımda oturan orta yaşlı adamın yediği dolmaları izlemek bana bir şey kazandırmayacak. Bu arada yaşlı bir çift geldi. Nasılda telaşlı yiyorlar. Bense daha soslu spagettime ve adını bilmediğim güzel pasta dilimime dokunmadım bile. Umarım benim yerime havuzda birileri yüzüyordur. Çünkü ben yüzmüyorum. Sık sık yüzmem gerektiğini doktorum sürekli söylüyor. Bundan altı ay önce, adını bile hiç duymadığım bir akciğer hastalığı geçirdim. İki kez ameliyat falan oldum. Bir hafta önce şehirdeki en pahalı havuza gittim. En temiz havuz olmasa sadece yüzmek için bu kadar para vermezdim. Bundan iki sene önce bir havuza yazılmıştım. Astım hastası olduğum için iki hafta sonra hastalanmıştım. Sebebi havuzun pis olmasıymış. Spor yapmayı bıraktığım için hiçte üzülmemiştim. Spor yapmak bana göre değil. Ben resim falan yaparım daha çok. Uzun zamandır resim yapmıyorum gerçi.

Güneş öyle boğucu ki yer döşemesinden enseme yansıyor. Ben yazları hiç sevmem aslında. Yazın benim için yapacak çok az şey vardır. Sarhoş olmak mesela. Hem sarhoş olmayı kim sevmez ki? Ben, Amsterdam’da sarhoş olmayı isterdim. Annem oranın cennete çok uzak olduğunu düşünür. Zaten annem hep olumsuz şeyler düşünür. Burası sarıdan turuncuya dönüyor. Karşıma iki kirli sakallı genç, yanıma bir aile oturdu. Yeni tombul bir garson geldi. Yarım bıraktığım spagettimi masadan aldı. Sanırım tam iki buçuk saattir burada sıcaktan saklanıyorum. Çaba harcamadan geçirdiğim bomboş bir gün daha. Umarım istediğim güzel hayat için ter dökmeye başladığımda bu günlerimi özlerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder